NEDEN OKUNMALI? İnsanlarda ve hayvanlarda yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkan veriler, baba olmanın erkekler üzerinde biyolojik etkileri olduğunu gösteriyor. Kadınlar anne olduğunda, zihinlerinde ve bedenlerinde derin değişimler yaşarlar. Bilim insanları, bu değişimlerin ölçeğini ve kapsamını anlamak için onlarca yıl harcadı; ancak yakın zamana kadar, “babalık biyolojisi ” nispeten keşfedilmemiş kaldı.

Okuma süresi: 5 dakika


Baba vücudu mu? Daha çok baba beyni gibi: Babaların davranışlarını değiştiren iki kimyasal

Kadınlar anne olduğunda, zihinlerinde ve bedenlerinde derin değişimler yaşarlar: hormonlar dalgalanır, beyin yapıları küçülür ve genişler ve fiziksel değişiklikler olur. Bilim insanları, bu değişimlerin ölçeğini ve kapsamını anlamak için onlarca yıl harcadı; ancak yakın zamana kadar, “babalık biyolojisi ” nispeten keşfedilmemiş kaldı.

İnsanlarda ve hayvanlarda ortaya çıkan veriler, baba olmanın erkekler üzerinde anlık ve kalıcı sağlık etkileri olduğunu gösteriyor. Anneler daha sert ölçekte değişimler yaşarken, babalarsa daha ılımlı dönüşümlere uğruyor.

Özellikle, yeni baba olan birisinin genellikle oksitosin seviyesi yükselir ve testosteron seviyesi düşer, beyni ebeveynlerle ilgili uyaranlara daha uygun hale gelir; kilo alır ve uyku, egzersiz, çalışma ve rahatlama şekillerinde değişiklikler yaşar. Anlaşılan, “baba vücudu” gerçeği var ve işte bilim bunun nedenini açıklıyor.

Emory Üniversitesinde nörobiyolog ve antropolog olarak görev yapan James Rilling yıllarca babalık bilimini araştırdı.

“Hâlâ annelerin babalardan daha dramatik değişiklikler geçirdiğini düşünüyorum,” diyen Rilling, hamilelik hormonlarının anneleri çocuk bakımı için hazırladığını belirtti.

“Son zamanlarda öğrendiğimiz ilginç şeylerden biri, babalar hamilelik yaşamamalarına rağmen, sonuçta görünür bazı hormonal değişiklikler yaşıyorlar.”

Bir babanın vücut kimyasındaki değişiklikler nelerdir?

2014’te Rilling ve araştırma ekibi, erkek beyinlerinin ve vücutlarının çocuk sahibi olduktan sonraki dönüşümünü öğrenmek istedi. 88 heteroseksüel, evli, bir ya da iki çocuklu biyolojik baba ve 50 çocuksuz erkek katılımcıyla, hem ebeveynlerle ilgili uyaranlara hem de cinsel uyaranlara karşı hormon seviyelerini ve nöral yanıtları karşılaştırdılar.

Baba olmayanlara kıyasla babalarda, daha düşük testosteron seviyeleri ve daha yüksek oksitosin seviyeleri vardı. Yaygın olarak “aşk hormonu” olarak bilinen oksitosin, anneliğe ait bağ ve ilişkilerle yakından bağlantılıdır. Testosteron genellikle saldırganlıkla ilişkilidir. Bazı bilim adamları, babalıktan sonra düşen testosteron seviyelerinin, babaların çocuklarına daha az düşmanca ve daha duyarlı olmasını sağlayabildiğini söylüyor.

“Birçok insan oksitosini anne hormonu olarak düşünüyor,” diyor Rilling. “Pek çok insanın farkında olmadığı, oksitosinin babalar ve babaların çocuk bakımı için önemli olduğudur.”

Bu arada araştırmacılar, babalara küçük çocukların (ebeveynle ilgili uyaranların) resimlerini gösterdiğinde, yüz ifadelerinin işlenmesinde, motivasyon ve ödülün yanı sıra beyin bölgelerinde, baba olmayanlardan daha güçlü bir aktivasyon gösterdiği ortaya çıktı. Bu beyin aktivasyonu bir babanın, kendi annesiyle ilgili hatıralarına dayanarak, korunmaya gereksinim duyduğu zamandaki kadar güçlü.

Cinsel olarak kışkırtıcı görüntüler gösterildiğinde, baba olmayanların ödül ve motivasyon için önemli olan beyin bölgelerinde, baba olanlardan önemli ölçüde daha güçlü sinirsel tepkiler ölçülüyor.

Bu durumu, “Baba olduğunuzda, çiftleşmeye gidebilecek enerjinin büyük bir kısmı ebeveynliğe yönlendiriliyor,” diyerek açıklıyor Rilling.

Oksitosin baba empatisini ve baba motivasyonunu artırıyor olabilir. Bu duygusal değişim, çocukların psikososyal gelişimi boyunca, özellikle bir bebeğin yenidoğan döneminde, ağlamanın uzun sürdüğü ve bazen teselli edilemediği durumlarda çok önemli olabilir.

Rilling, “Babaların testosterondaki düşüş ve oksitosindeki artış gibi yaşadığı hormonal değişikliklerin bazılarının, hem o sırada empatiyi kolaylaştırmak hem de babaların hayal kırıklığı dürtülerine tepki vermesini önlemek için önemli olduğuna dair iyi kanıtlar var.”

Birden fazla çalışma, babalara verilen takviye oksitosinin babalarda bebekle oynamayı, dokunmayı, sosyal etkileşimi arttırdığını ve bunun sonucu bebekte baba düşmanlığını azalttığını gösteriyor.

“Şimdiye kadar elde ettiğimiz kanıtlar, bu hormonal değişikliklerin kalıcı olmadığını gösteriyor,” diye açıklıyor Rilling. “Babalardaki testosteron değişiklikleri en çok bebeğin hayatının ilk yılında belirgindir ve bundan sonra toparlanıp normale dönüyor gibi görünüyor.”

Tarla fareleri ve erkeklerin yavruların bakımına dahil olduğu birkaç hayvan türünden olan California fareleri üzerinde yapılan diğer araştırmalarda da benzer hormonal değişimler görülmektedir. Erkek tarla fareleri baba olduklarında, çekirdeğin akumbensindeki oksitosin reseptörlerinin sayısında bir artış görülür. Rilling, babanın beyninin oksitosine karşı daha duyarlı veya duyarlı olmaya hazırlanıyor olabileceğinden, reseptörlerin yukarı doğru düzenlendiğini açıklıyor.

California farelerinde yapılan araştırmalar babalığın, öğrenme, hafıza ve duygu düzenlemeye etkin eden bir beyin bölgesi olan hipokampüsünün yapısını ve işlevini önemli ölçüde yeniden şekillendirdiğini gösteriyor.

California farelerinde yapılan bir başka çalışma , erkeklerin baba olduklarında, beyinde daha fazla östrojen ve daha az testosteron bulunduğunu; çünkü aromataz adı verilen belirli bir enzimin arttığını gösteriyor.

“Deneysel olarak bu değişimin, iyi baba ve olması gerektiği gibi bakıcı olmaları için kritik önemde olduğu gösterildi.”

Zorluklar ve faydalar

Bu yönüyle babalar, baba olmayan erkeklere göre daha az uyumak, daha stresli olmak ve daha kilolu olmak gibi zorluklar yaşıyorlar.

Ancak yakın zamanda, Atlanta bölgesinden 120 babayla, baba olmanın faydaları ve zorlukları hakkında röportaj yapan Rilling’e göre, bu gündelik zorluklar, ebeveynlikten elde edilen nihai tatmin duygusunu gölgede bırakıyor. Babalar, sağlıklarıyla ilgilenmek ve bu maliyetleri azaltmak, sağlıklı olmak için çocuk sahibi olduklarını kabul etmek konusunda daha da bilinçli olabilirler.

Rilling, “ Babaların mali sorumluluklarla, eşleriyle ilişki sorunları, uyku ve iş-aile çatışmasıyla mücadele ettiği doğrudur. Ama onlara sorarsanız, neredeyse istisnasız olarak ‘Çocuğunuzun hayatınıza anlam ve amaç kattığı var mı?’ sorusuna kesinlikle ‘evet’ diyorlar,” diyor.

Rilling, “Günlük mutlulukları veya memnuniyetleri bir darbe alsa da erkekler özel bir tatmin, anlam ve amaç duygusunu tecrübe ediyorlar; ve bence bir değiş tokuşa hazırlar.”

Bilim insanlarının, babalığın biyolojiyi nasıl etkilediğini anlamaları için hâlâ uzun bir yol var. Son zamanlarda erkekleri babalığa geçiş yoluyla takip ettiler ve zaman içindeki psikolojik ve fizyolojik değişiklikleri kapsamlı bir şekilde ölçtüler; ancak çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

“Muhtemelen, annelerin yaşadığı ölçekte olmasa da babaların da bazı önemli değişiklikler yaşadıklarını gerektiği kadar ortaya koymuş değiliz.

Ali Pattillo / Gazeteci, NY


Inverse’ten çeviren: Tanju Aşanel Düzeltme: Deniz Vural


Bir Yorum Yazın