NEDEN OKUNMALI? Netflix’in hayatta kalma teması üzerine kurulu gerilim dizisi Squid Game, Oscar ödüllü Parazit filminde de olduğu gibi, Güney Kore’deki modern eşitsizliğin ve sömürünün dehşetini dramatize ediyor ve çok çalışmanın refahı garantilediğine dair kapitalist efsaneyi paramparça ediyor.

Okuma süresi: 12 dakika


Yabancılar, Güney Kore eğlence endüstrisini öncelikle hareketli, seri üretim K-Pop’un üretken yapısıyla tanıyor olsa da; birçok Kore filmi ve televizyon dizisi de son yıllarda uluslararası beğeni topladı. Ülkenin ihraç ettiği sinema filmleriyse çok daha karanlık, Kore’deki kapitalist yaşamın acımasız gerçekleriyle doğrudan ve alegorik olarak ilgileniyor.

Bu türe son örnek, Netflix’in distopik ölüm-kalım draması Squid Game (Kalamar Oyunu), platformun tüm zamanların en çok izlenen dizisi olma yolunda ilerliyor. Bong Joon-ho’nun Oscar ödüllü 2019 filmi Parazit ve 2020 Netflix K-draması Extracurricular gibi Squid Game de Kore’deki sosyoekonomik eşitsizliğe karşı artan hoşnutsuzluğu yansıtıyor.

Dört “Asya Kaplanı”ndan biri olarak adlandırılan Güney Kore ekonomisi, Kore Savaşı’nın ardından hızlı bir sanayileşme geçirdikten sonra, son altmış yılda muazzam değişiklikler yaşadı. Güney Kore’nin 1960 yılında kişi başına düşen 82 dolarlık geliri, onu Gana, Senegal, Zambiya ve Honduras da dahil olmak üzere, ekonomik olarak sömürülen ve yoksullaştırılmış ülkelerin bulunduğu uzun listenin sonlarına yerleştirmişti. 1961’de diktatör Park Chung-hee iktidara geldikten sonra Kore muazzam bir ekonomik büyüme yaşamaya başladı. “Han Nehri Üzerindeki Mucize” olarak bilinen Güney Kore, düşük gelirli bir ülkeyken, 15-20 yıl içinde dünyanın önde gelen ekonomilerinden biri haline geldi.

Kore’deki ekonomik büyüme, genel yaşam standardını yükseltse de birçok kesim göz ardı edildi. Güney Kore’deki intihar oranı, dünyadaki en yüksek oranlardan biri. Bu durum özellikle, neredeyse yarısı yoksulluk sınırının altında yaşayan yaşlılar arasında ciddi bir sorun. Gençlerinse, zorunlu askerlik, artan akademik baskı ve yüksek oranda işsizlik (2020 itibariyle, genç nüfusun işsizlik oranı %22’ydi) dahil kendi mücadeleleri var. Genç Koreliler, bu yoğun stres ve sınırlı fırsatlar toplumu için bir terim ürettiler: Modern Kore’nin geride bırakmak istediği katı hiyerarşik Joseon Hanedanlığına hicivli bir göndermeyle, “Hell Joseon” (Cehennem Hanedanlığı).

Milyonlarca sıradan Koreli hayatta kalma mücadelesi verirken, ülkenin seçkinleri ekonomi üzerinde büyük bir hâkimiyet kurdu. Kore ekonomisi, “chaebol” denen bir avuç zengin ve güçlü ailenin sahip olduğu kurumsal holdingler temelinde faaliyet gösteriyor. Bir zamanlar ulusu yoksulluktan kurtardığı için övülen chaebol’ler, şimdi Güney Kore’de yolsuzluğa batmış tekelci kapitalizmin örneği. Ülkedeki en büyük chaebol, yönetim kurulu başkanı Lee Jae-yong’un rüşvet ve zimmete para geçirmekten iki yıllık cezasının sadece yarısını çektikten sonra, 2021 Ağustos’unda hapishaneden salıverilen Samsung’u içeriyor. Güney Kore hükümeti, serbest bırakılmasını gerekçelendirirken, Lee’nin ülke ekonomisi için önemini gösterdi.

Kore’nin aşırı eşitsizliği Squid Game‘in ana temasını oluşturuyor. Dizide bir grup borçlu yarışmacı, 46 milyar Kore Wonu (yaklaşık 46 milyon ABD Doları) ödül kazanabilmek için “Kırmızı Işık, Yeşil Işık”tan geleneksel “Kore ppopgisi”ne kadar çeşitli çocuk oyunlarında yarışıyor. Ancak küçük bir ayrıntı var: her oyun ölümüne oynanıyor. Başarısız olan oyuncular anında öldürülüyor, elenme riskiyse her turda artıyor. Bir oyuncu öldürüldüğünde, oyuncuların yatakhanesinin ortasında havada asılı duran dev bir kumbara şeklinde gösterilen ödül küresine bir miktar daha para ekleniyor.

Bu sırada aşırı zengin bir grup küresel seçkin, oyuncuların para ödülü kazanmak için sefil girişimlerini büyük bir zevkle izliyor. Tıpkı dizinin başkahramanı Gi-hun’un, bir zamanlar hayatını mahveden borç için kumar oynaması gibi, onlar da oyuncuların hayatları üzerine kumar oynuyorlar ki bu da kapitalist toplumun biri zengin öteki yoksul iki grup için nasıl farklı kurallar koyduğunu yaratıcı bir biçimde gösteriyor.

Squid Game‘i, Battle Royale ve The Hunger Games gibi diğer distopik içeriklerden ayıran şey, dizinin özellikle modern Güney Kore bağlamında, sınıflara ve eşitsizliğe açık bir şekilde odaklanması. Squid Game‘in ikinci bölümünde karakterler, ilk bölümde oyunu durdurmak için oy verdikten sonra, günlük hayatlarına geri dönüyorlar. Ancak yüklü borç altında ezildikleri hayatlarının zorlu koşulları, kaçınılmaz olarak onları oyuna geri çekiyor. Ne olursa olsun her şartta kapitalizm altında eziyet çekeceklerse, en azından oyunun vaat ettiği yaşamlarını değiştirebilecek para ödülünü kazanmak için, şanslarını denemeye değer görüyorlar. Bu bölümün adıysa, “Cehennem Hanlığı”nın kaçınılmaz doğasını anımsatan “Cehennem.”

Squid Game, kumar bağımlılığı ve işsizlik yüzünden iflas etmiş ve borç içinde yüzen Gi-hun’a odaklanıyor. Ölmekte olan annesinin hastane faturalarını ödeyebilmek ve kızının eski eşiyle birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınmasını engelleyebilecek parayı karşılamak umuduyla oyunlara katılıyor.

Dizi ilerledikçe Gi-hun’un ilk ekonomik sıkıntılarının on yıl önce işini kaybetmesiyle başladığını görüyoruz. Squid Game’in yazarı ve yönetmeni Hwang Dong-hyuk, Gi-hun’un karakterini, polis saldırılarının sonucunda yenilgiyle sonuçlanan 2009 Ssangyong Motors fabrikasındaki grevden esinlendiğini söylüyor. Geri dönüşlerde, Gi-hun ve bir grup iş arkadaşının işten çıkarıldıktan sonra, sendikadan arkadaşlarıyla birlikte bir gece Dragon Motors deposunda barikat kurduklarını öğreniyoruz. Grev kırıcılar kapıları kırarak, grev yapan işçileri coplarla dövüyorlar ve Gi-hun’un iş arkadaşını gözlerinin önünde döverek öldürüyorlar. İşçiler şiddet kullanılarak zapt edilirken, Gi-hun da bu arada kızının doğumunu kaçırıyor.

Güney Kore, genellikle aşırı ve bazen şiddet içeren uzun ve sürekli bir emek karşıtlığı uygulamaları geçmişine sahip. Daha geçen ay, ülkenin en büyük işçi sendikası konfederasyonu olan Kore Sendikalar Konfederasyonunun (KCTU) başkanı, Seul’deki bir işçi mitinginde kovid-19 güvenlik düzenlemelerini ihlal ettiği gerekçesiyle tutuklandı ve hapsedildi. KCTU’nun arka arkaya hapse atılan on üçüncü başkanı her halükârda, hükümet tarafından hiç hoş karşılanmayan işçi militanlığı yüzünden hedef olmuştu.

Squid Game, yakın tarihli 2009 Ssangyong Motors grevini selamlıyor olsa da şiddetli sınıf mücadelesi Kore tarihinde on yıllardır devam ediyor. Örneğin 1976’da Dong-Il Tekstil Fabrikası’ndaki kadın işçiler, neredeyse iki yıl süren adil ve demokratik bir sendika seçimi mücadelesine başladılar ve bu süre boyunca inanılmaz polis vahşetine ve grev kırıcıların saldırılarına maruz kaldılar. Mücadele, sendika seçimlerinde oy vermeye çalışan kadın işçilerin üzerine insan dışkısı döken Kore Merkezi İstihbarat Teşkilatı destekli sendika karşıtlarının saldırısıyla sonuçlandı. Dong-Il, Kore emek tarihinin birkaç temasını aynı anda örnekliyor: işçi karşıtı hükümet politikaları, işçilere karşı kamusal savaş, kadınlara yönelik şiddet ve Kore Sendikalar Federasyonunun (FKTU) sarı şirket sendikacılığı.

Sangyong Motors grevi

Squid Game’in 4. bölümü “Adil bir Dünya”da bir yarışmacı hile yaparken yakalanıyor. O ve işbirlikçileri hızla idam ediliyor. Oyunun yöneticisi daha sonra süreci bir meritokrasi (yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne dayandığı yönetim biçimi) olarak tanımlayan ve kendisini de hayırsever bir fırsat sağlayıcı olarak tasvir eden ateşli bir konuşma yapıyor. “Bu insanlar gerçek dünyada eşitsizlik ve ayrımcılığa maruz kaldı. Biz onlara adil bir şekilde savaşıp kazanmaları için son bir şans veriyoruz.”

Kapitalist toplumlarda belki evrensel olsa da meritokrasi ideali Kore kültüründe Konfüçyüsçülüğe kadar uzanan özel bir yere sahip. Her geçen gün daha fazla sayıda Koreli genç, aşırı rekabetçi Kore eğitim sisteminin sarp yollarını aştıktan sonra, işsizlik, chaebol’ların egemenliği ve eşitsizlikle karşı karşıya kalsa bile, sıkı çalışmanın karşılığını alacağı fikri, Kore’de hâlâ yaygın bir klişe.

Birçokları için “Han Nehri Mucizesi” çoktan “Cehennem Hanedanlığı”na dönüşmüş durumda. Uzun metrajlı Parazit filmi gibi Squid Game dizisi de ülkenin kapitalist mitosunda çatlakların oluştuğunu gösteriyor.


Caitlyn Clark Jacobinmag yazarı, Broad Recognition Dergisi Yayım Kurulu Üyesi



Jacobinmag‘den çeviren: Tanju Aşanel Düzeltme: Deniz Vural


Bir Yorum Yazın