NEDEN OKUNMALI? Geleceğin nasıl şekilleneceği, teknolojinin hangi boyutlara ulaşacağı, yaşamın hangi alanını ne şekilde etkileyeceği büyük bir muamma. Öncelikle kurgusal edebiyat ve sinemada, resimde, ayrıca bilimsel ve felsefi yazınlarda, bir takım gelecek öngörüleri yapılabildiği gibi, düşsel bir gelecek kurgulayarak geleceğe yol gösteren eserlere de rastlamak mümkün. Geçmişte yapılan gelecek öngörülerini anlattığımız yazı dizisinin ilkini sunuyoruz.

Okuma süresi: 10 dakika

Geçmişle ve günümüzle ilgili yorumlar yapmak, dünyaya bakışımız ve bilgi birikimimiz yettiğince, hepimizin her gün hatta her an yapabildiğimiz zihin aktivitelerimizdir. Bunlardan elde ettiğimiz sonuçlarsa, aklımızın, zekâmızın ve duygularımızın elverdiği ölçüde bize yol gösterir. Öznel ya da nesnel gelecek tahminleri yapmak içinse, başka yetkinlikler gerekir ki burada devreye daha geniş perspektifte kavramlar girer.

Geçmiş de gelecek de öyle kaygan zeminde ve muğlak kavramlardır ki geçmişimizi bile geleceğe dair görüşlerimiz yaratır.

“Geleceği öngörmek” dediğimizde karşımıza çıkan kavramlara bir göz atalım.

Tahmin, gündelik dilde, bilinmeyen bir şey hakkında rastgele veya belirsiz bilgi kullanarak bir sonuca varmak olarak tanımlanabilir. Elde var olan bilgiye dayanarak bir çıkarım yapılır, bu çıkarıma dayanarak geleceğe dönük bir öngörü yapılabilir. Hem çıkarım (eğer eksik bilgiye dayalıysa), hem de öngörü için gündelik dilde tahmin sözcüğünü kullanırız.

Eksik bilgiyle çıkarım yapma kavramının spesifik anlamlarına karşılık gelen daha özelleşmiş kavramlar da var. Tahmin edilen şey bir nicelikse kestirim, bir anlamsa yorum, bir bilimsel olguysa hipotez, bir matematiksel teoremse konjektür, bir hastalığın seyriyse prognoz diyoruz.

Geleceğe ait tahmin için öngörüöndeyi veya yordama sözcüklerini kullansak da; bu tahmin doğaüstü bilgilere veya duyumlara dayalıysa, bunu kehanetfalcılıkdurugörü veya içe doğma diye adlandırıyoruz.

Çıkarım için kullanılan bilgilerin, duyular yoluyla da elde edilmesi durumunda, net algılanamayan bazı duyumlar da tahmin konusu yapılabilir. Bu durumda tahminin içine algılama ve tanıma kavramları da girer.

Tahmin yapılırken elde olmayan bazı bilgilerin doğru olduğu veya bunların olasılığı varsayılabilir. Kehanette veya falcılıktaysa,elde bilgi olup olmadığı tartışmalıdırOlasılığı en yüksek tahmin edilen şeye (ve bunun yarattığı duyguya) beklenti denir.

Felsefedeki anlamıyla spekülasyon (fikir yürütmek), olasılıklara dayalı çıkarımlarla tahminî bir sonuca varmaktır. Anlamlar hakkında tahminlereyse, yorum denir.

Geçmişte Geleceği tahmin

En ilgi çeken gazete haberleri, kehanetlerin gerçek çıkmasıyla ilgilidir. Örneğin Nostradamus ya da Baba Vanga gibi meşhur kâhinler yuvarlatılmış cümlelerle “2050’ye kadar Avrupa’nın doğusunda büyük depremler olacak” der ve zaten mutlaka bir yerlerde deprem olur. Buna benzer olayları mutlaka önceden haber vermiş bir kâhin vardır.

Hiçbir nesnel veriye dayanmayan kehanetlere ve falcılığa fazla meraklı olmamızın bir sebebi de geleceğin bu bilinemezliğinden korkumuz. İnsanın bilinmezlik karşısındaki korkusu aslında o kadar da anlamsız değil. Bu korku, öngörülebilirlik ihtiyacıyla birleştiğinde insan, bilmediği şeyleri öğrenmeye, hiç olmazsa da tahmin etmeye çalışır. Geleceğin nasıl şekilleneceği, teknolojinin hangi boyutlara ulaşacağı, yaşamın hangi alanını ne şekilde etkileyeceği büyük bir muammadır.

Geleceğe dair öngörülerde bulunanlar sadece kâhinler ve falcılar değil.

Öncelikle kurgusal edebiyat ve sinemada, resimde, ayrıca bilimsel ve felsefi yazınlarda, insanın tarihselliğinden yola çıkarak, bir takım gelecek öngörüleri yapılabildiği gibi, düşsel bir gelecek kurgulayarak geleceğe yol gösteren eserlere de rastlamak mümkündür.

Çocukluğumda en sevdiğim yazarlardan biri Jules Verne’di. 1980’lerde çocukluğumu ve ilk gençliğimi yaşarken, bana fantastik gelen pek çok bilim kurgu öğesinin, benim çocukluğumdan yüz yıl önce yazıldığını düşünürsek, yazarın hayal dünyasının nasıl büyük öngörüler içerdiğini de anlayabiliriz. Tabii burada önemli olan, Jules Verne in geleceği tahmin ederek bir kurgulama mı yaptığını, yoksa onun düş dünyasının bilime ilham mı verdiğini bilemeyiz. Muhtemelen her ikisi de.

Bilim konusunda herhangi bir eğitimi ya da uzmanlığı olmayan Fransız yazar Jules Verne, uzay kapsüllerinden ilk olarak Ay’a Seyahat kitabında bahsettiğinde yıl 1865 ti. Denizaltı, güdümlü füzeler, elektrikli sandalye, denizaltılar, hologram, canlı haber bültenleri, helikopterler ve hatta insansız hava araçları, yazarın düş dünyasında hayatımıza girmeden on yıllar öncesinde yer alıyordu.

jules_verne_kapak_1_icatlar-620x375.jpg

Amerikalı sosyalist yazar Edward Bellamy, 1888 tarihli Geçmişe Bakış adlı romanında, 2000 yılında insanların para yerine bir kart kullandıklarını yazdı. Bundan 62 yıl sonra tahmininden çok daha erken bir tarihte kredi kartları kullanılmaya başlandı.

Roman, 1887’de komaya giren ve 2000 yılında uyanan Julian West’in hikayesini anlatıyor. Julian’ın uyandığı dünya, kapitalizmin sınıf savaşı, ekonomik istikrarsızlık ve eşitsizlik gibi endemik sorunlarını çözen bir dünyadır. Üretim araçlarının, devletin merkezi kontrolü altında olduğu sosyalist bir ütopya.

Geçmişin resimlerindeki gelecek

Gelecek tasvirlerini pazarlama kampanyası amacıyla kullanan bir şirketten bahsedelim. Bir Alman çikolata firması olan Hildebrands, 1900’de düzenlenen Paris Dünya Fuarında farklı bir uygulamaya imza atmış ve çikolatalarını 2000 yılında olabilecekleri gösteren kutularda satışa sunmuştu. O zaman için hazırlanan 12 çikolata kutusunda yer alan 2000 yılına ait tahminlerden bazılarıysa günümüze yansımış durumda. Raylar üzerinde yol alan hareketli evler istedikleri yerde ikamet etmek isteyenleri taşıyor izlenimi veriyor.

almanlar-gelecek-hayal-illustrasyon-6.jpg

“Şehir çatısı” çiziminde yer alan ilginç öngörüye göre ise şehirler hava hareketlerinden etkilenmeyecek şekilde üstleri çatıyla kaplanmış durumda. Bir diğer öngörüde günümüz x-ray cihazlarına göre daha ilkel araçlarla suçlulara aman verilmezken farklı bir çizimde yer alan gemi, denizdeki yolculuğu bitince, yoluna raylarda tren olarak devam eder şekilde tasarlanmıştı.

toplu hildebrand.jpg

Evlerdeki televizyonları, sinemaya benzer yapıda canlı yayın yaparken gösteren illüstrasyonun yanında, hareket eden kaldırımlar da dikkat çekiyor.

almanlar-gelecek-hayal-illustrasyon-4.jpg

20. yüzyılın başlarında Fransız ressam Jean-MarcCotte ve arkadaşları da yüz yıl sonrasını hayal etmeye koyulurlar. Bu çizimlerin en dikkat çekeni ise beyne doğrudan aktarılan kitaplar.

france-in-the-year-2000--future-school--jean-marc-cote-if-1901-or-villemard-if-1910-wikimedia-commons.jpg

Günümüzde farklı formlarda çalışmaları yapılan bu teknolojinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini henüz bilmiyoruz. Birbirinden farklı tasvirleri barındıran Jean-MarcCotte’un bu çizimleri, Isaac Asimov’un yorumlarıyla beraber Futuredays adıyla 1986’da kitap halini aldı.

Söz Asimovdan açılmışken

Bilim kurgu edebiyatının en parlak isimlerinden Isaac Asimov’un 1983 yılında The Star gazetesi için ortaya koyduğu gelecek öngörüleri oldukça şaşırtıcı.

Toronto’da yayın yapan The Star gazetesi 1983’te Asimov’dan 35 yıl sonrasının dünyası hakkında bir yazı yazmasını istemiş. 2019 geldiğinde de o yazıyı tekrar yayınlamış. Önümüzdeki günlerde ya sonrası? sayfalarında bu yazıyı okuyabilirsiniz.

Biz size sadece başlıklarından bahsedelim.

Nükleer Savaş: Nükleer savaş konusunda “Eğer böyle bir şey olursa, geleceğe ait herhangi bir öngörüde bulunmaya gerek olmaz; çünkü bunları okuyacak insan kalmaz dünyada, bu yüzden bu ihtimalin olmayacağı varsayımıyla devam etmek istiyorum,” diyerek başlamış Asimov.

Bilgisayarlaşma: “Zaten hükümetler ve şirketler tarafından kullanılan bilgisayarlar, evlerimizde de kendilerine yer bulacak” diye oldukça isabetli bir tahminde bulunmuş.

Robotlar: Robotlar için “mobile computerized object” tanımını yapan ünlü yazar, robotların sanayide kullanımının giderek artacağını ve 2019’da onlarsız bir sanayinin mümkün olamayacağını da söylemiş. “Bilgisayarlaşma daha az iş anlamına gelmeyecek çünkü teknolojik gelişmeler geçmişte olduğu gibi her zaman yok edilenden daha fazla iş yaratmıştır. Bunun bu sefer de doğru olmayacağını düşünmek için hiçbir neden yok,” diyen Asimov, “Yaratılan işler, yok edilenlerle aynı olmayacak. Geçmişte benzer durumlarla karşılaşsak da 2019’daki değişiklikler daha önce olmadığı kadar radikal olacak,” diyerek sözlerine devam etmiş.

Eğitim sistemi: “Bilgisayar ve insanın bir arada yaşayacağı gelecekte, eğitim sisteminin bunu destekleyecek şekilde değişmesi gerekir.

Edebiyattan ve sanattan örnekler vererek başladığımız bu yazı dizisinin önümüzdeki günlerdeki devamında, sinema, felsefe, bilim ve siyasette, geçmişte yapılmış gelecek öngörülerine de yer vereceğiz. Şimdilik bu bölümü Einstein’ın sözüyle noktalayalım: “Hayal gücü her şeydir,bilgiden daha önemlidir. Hayal gücünüz geleceğinizi belirler.”


Tanju Aşanel / yasonrasi.com


Bir Yorum Yazın