Site icon YA SONRASI?

EKREM CURNAL / Turizmin Geleceği, Geleceğin Turizmi

Her Şey Dahil Sistemi Genel Olarak Yanlış Uygulandı

2019 yılı sonuna kadar Türkiye’de ve dünyada yapılan turizm, daha çok kitle turizmiydi. Turist sayısı ve gelirlere baktığımızda, en iyi rakamları ve rekorları son yıllarda görüyorduk.

Peki, ülkemizde ve dünya genelinde kitle turizmi nasıl işliyordu?

Turizmin genel tanımında yer alan gezme, görme, bilgi edinme, kültürel etkileşimde bulunmadan ziyade, yeme-içme ve lüks tüketime öncelik veren kitleyi çekme, sektörün öncelikli hedefi olmuştu.

Tatil paketlerinde, fiyat odaklı satış kanalları öne çıkmıştı.

Böylece “alan razı satan razı” zihniyetiyle ciro ve işlem hacmi arttırma amacıyla doğal kaynaklar hunharca harcanmaya devam edildi.

“Her şey dahil” sistemi genel olarak yanlış uygulanarak, gereksiz tüketim ve sağlıksız beslenmenin yanı sıra, sürdürülebilirlik kavramıyla hiç bağdaşmayacak seviyeye gelindi.

Sürdürülebilirlik kavramının, günümüzde çok telaffuz edilmekle birlikte, tam anlaşılamadığını (ya da işimize gelmediğini) ve uygulanamadığını görüyoruz.

Yani sadece çöpleri ayrıştırmak, ağaç dikmek, plajda çalışanlarla yöneticilerin temizlik yapması değil; sosyal sorumluluk projeleri, çalışan haklarının korunması, yaşadığımız yerel hayatı sosyo-ekonomik alanlarda desteklemek gibi, tüm toplumların geleceğini de destekleyen bir misyonla iş planlama noktasına bir türlü gelemedik.

Bunun en büyük sebebiyse, (özellikle Türkiye’de) önce ürün satış fiyatı belirlenir (maliyet analizi yapılmaz), sonra da “kervan yolda düzülür” mantığıyla operasyon başlar.

Kalite = standart = maliyet olduğunu biliyoruz. Maliyet analizi fiyatlandırma aşamasında yapılmadığı için zarar edilmeye başlandığında, ilk aksiyon kalitenin düşürülmesi olur ve artık sürdürülebilirlikten bahsedilemez.

Bu noktada, fazla yatak arzının fiyatları aşağı çekmesini de makro seviyede önlem alınması gereken önemli bir durum olduğunu belirtmeliyiz.

Pandemi sonrası dünyada ve ülkemizde turizm hareketliliği çok keskin bir düşüş yaşayacak.

Pandemi sonrası dünyada ve ülkemizde turizm hareketliliği çok keskin bir düşüş yaşayacak. Bunun etkilerini 2020’nin ilk çeyreğinde gördük. Sonrasında daha da fazla hissedeceğiz.

Seyahatlerin gerçekleşebilmesi için normalleşme süreçlerinin takvimleri takip ediliyor ve çeşitli senaryolar üretiliyor. Temmuz 2020 gibi başlaması beklenen yaz sezonu turizm hareketleri, tabii ki bazı ek önlemler gerektirecek. Bu yüzden ilgili sektörler de kendi kılavuzlarını bu önlemlere uygun şekilde oluşturma çabasında. Kovid-19 risk ekipleriyle koordinasyon içinde hazırlananlar da mevcut.

2020’de turizm sektörü, temassız işlemler ve sosyal mesafe gerekliliklerine uyum sağlamaya odaklanmakla birlikte, sağlık önlemlerini birincil öncelik olarak görüyor.

Elbette bu önlemler bütün maliyetleri arttıracaktır. En başta hijyen maddeleri ve teknolojik ekipman yatırım giderleri artarken, sosyal mesafe uygulamalarıysa, gelirleri azaltabilir. Çünkü tüm iç ve dış mekanlarda kişi başına düşen kullanım metrekarelerinin artırılması gerekecek .

Ezberleri bozacak asıl konu, özellikle sosyal mesafe konusudur. İnsanların tatillerde sosyalleşme gibi bir ihtiyacı vardır. Bunu yapabilmek için de turizm tesisleri kendi operasyonlarını düzenlemek zorunda kalacaklardır. Özellikle genel alanların kullanımının sınırlandırılması, 1,5 metre mesafe kuralı ve iç mekanlarda aynı ortamda 35 dakikadan fazla kalınmama tavsiyesi, çalışanların maskeli oluşu ve her ortamda sürekli hijyen uyarıları sinir bozucu olabilir.

Turizm hareketlerinin tüm dünyada azalması, turistik işletme sayılarının azalmasına ve işsizliğin artmasına sebep olacaktır. Makro ekonomik çözümler hemen hayata geçmezse, toplumsal çöküntü yaşanma ihtimali çok yüksek görünüyor.

Turizmde çalışanların en az yarısı bu yıl için farklı işler bulmak zorunda kalacak

Konaklama tesislerinin bir kısmı kısa vadede atıl kalacak. Normalleşmenin, yani tekrar 2019 rakamlarına ulaşmanın en az beş yıl süreceği senaryosundan hareketle; bu baskıya dayanamayan tesislerin farklı amaçlarla kullanılmak (ilk akla gelen konuta dönüştürülmesi) üzere değerlendirilebileceği öngörülebilir..

Turizm çalışanlarının 2020 yılı için işi çok ama çok zor. Turizmde çalışanların en az yarısı bu yıl için farklı işler bulmak zorunda kalacak, 2021’de de eski çalışan sayısını görmek mümkün olmayacak. Gelecekte nitelikli, çoklu göreve uygun, değişime ayak uydurabilen, özverili çalışanlar tercih edilecek. Tabii ki sektörün güven kaybetmesi, gelecek yıllarda işgücü açısından işletmelere zorluk yaşatacak.

Hizmet sektöründe yetişmiş insan ihtiyacı daima olacak. Turizmciler de kendilerini bu süreçte daha iyi yetiştirmek, değişime ayak uydurmak zorunda kalacak.

Yakın geleceğimizde (özellikle ilk üç yıl) ne kadar zorluklar görünse de; değişime ilk ayak uyduran işletmeler ve çalışanlar, eski kazançları sağlayamamakla birlikte, bu dönemi atlatacak. Burada değişimden kastettiğim, teknolojik yatırımlar, sosyal mesafe yönetimi, sertifikasyon ve danışmanlık süreçleridir.

Butik tatiller tercih edilecek

Bu dönemde, iç turizm tüm ülkelerde daha fazla artacak, karayoluyla ulaşılabilen butik tatiller tercih edilecek.

“Kendin pişir, güvenle pişir” (self cooking ,safe cooking) şeklinde, yiyeceklerde ve içeceklerde kendi üretimlerini tercih eden misafir sayısı artacak.

             Ekrem Curnal

Orta vadede (üç ila beş yıl) sektör toparlanıp, insanlar pandemi etkilerini tamamen unutmaya başlayıp, işletmeler de daha sürdürülebilir bir çalışma sistemiyle karlılıklarını arttırırken, kalifiye çalışanların gelir seviyeleri yükselecek. Elbette tatil paketlerinin fiyatları da bu süreçte artmış olacak.

Beş yıl ve sonrasında, eğer bu esnada başka bir salgın durumu yaşanmamış olursa, hoş geldin kitle turizmi. Aynı hatalarla başa döneceğimize dair çok büyük korkular besliyorum.

Ekrem CurnalSunpark Hotels Genel Koordinatörü