NEDEN OKUNMALI? Firmalar iflasın, vatandaş tükenmenin eşiğinde: Aylardır süren katı korona kısıtlamalarının ağır sonuçları oluyor. Bu nedenle özellikle vaka sayılarının gerilediği yerlerde, kısıtlamaların gevşetilmesi talepleri artıyor. Ama siyaset dünyası tereddüt ediyor ve kararları çoğu zaman kapalı kapılar ardında alıyor. Gazetecilerin eleştirileri bu yönde.

Okuma süresi: 4 dakika

Sürekli Bir Olağanüstü Hal Kurumların İçini Boşaltıyor

Korona daha uzun sürecek olursa, demokrasiye zarar verecektir, diyor Fransa’dan Contrepoints:

“Hükümet, olağan demokratik kurulların değerlendirmesi dışında kalan bürokrasi ve sağlık politikalarıyla ilgili standartları getiriyor. (…) Yaşanan sağlık krizini İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana eşi benzeri görülmemiş bir ahlaki, siyasi ve ekonomik kriz olarak görenler, adı geçen demokratik kurulları genel anlamda beceriksiz bulunuyor. Bizlere tüm bunların geçici olacağı söyleniyor ama geçici denilen ya yıllarca devam edecek bir süreçse? Fransız halkı, virüs bir türlü gitmek bilmediği için, devletin kâh teskin edici kâh korkutucu açıklamalarıyla bezeli bir olağanüstü rejimle yaşamayı kabullenmeli mi? Hükümetin vereceği yanıt, sadece sağlık politikası konularını kapsamakla kalmamalı, bunun kurumsal bir karşılığı da olmalı.”

Hastalığı Önemsemeyenlere Verilmiş Armağan

Çekya Parlamentosu, ülkedeki acil durumun Mart ayı ortasına kadar uzatılması talebini reddetti ve böylece hükümetle ters düştü. Lidové Noviny kaygılı:

“Kısıtlamalardan memnun olmayan yurttaşlar, olağanüstü halin kaldırılmasını kendi işlerine gelecek şekilde yorumlayacaktır. Devletin aldığı önlemlerin çoğu etkisizdi. Şimdiyse insanlar, önlemlerin hangilerine uyup hangilerini boş vereceklerine, kendi kafalarına göre karar verecek. Önlemlere karşı çıkan kesimin çoğunluğu, muhalefet partilerinin çekincelerini ayrıntılı olarak incelemeye yeltenmiyor, dolayısıyla onların kısıtlama yapılması yönündeki taleplerini ciddiye almıyor.”

Churchill’in Cesareti Ve Dürüstlüğü Yok

Polonya’dan Rzeczpospolita, siyaset alanında risk alma iradesi gösterilmediği görüşünde:

“1940 yılından itibaren Britanya başbakanı olan Winston Churchill, yurttaşlarından ‘kan, ter ve gözyaşı’ dökmelerini istemiş, bir yandan da düşman karşısında kazanılacak zaferi vaat etmişti. O zamanlar düşman Almanlardı, şimdiyse virüs. Churchill’in kalibresinde birisi olsaydı benzer şeyler söylerdi. (…) Ancak günümüzde hiçbir siyasetçi, toplumun selameti için kendi iktidarını ve kariyerini riske atmayacaktır. Üstelik birisi Churchill’in sözlerinin benzerini söyleyecek olsa, ilk önce kendi partisi onu yerinden eder. Siyasetçilerin risk almaktan kaçınmasının nedeni bu. O yüzdendir ki ‘karantina’ önlemleri, ‘diğer herkes de yaptığı için’ yapılıyor.”

Neoliberal Hükümetler Yaratıcı Değil

Kıbrıs Rum Kesimi’nden Haravgi gazetesi, siyasetin karantina ve kapanma gibi önlemler dışında bir reçete yazmak istemediğini öne sürüyor:

“Sağlık sistemlerini güçlendirmek için çaba gösterilmedi, sağlık giderlerini artırmayı düşünen olmadı. Oysa bu iki önlem yeni bir karantina olasılığını engellerdi. (…) Aşılar yeni mutasyon karşısında etkisiz kalırsa ne olacak? Gelirlerini artırmak için her fırsatı değerlendirdiklerini pratikte gördüğümüz ilaç endüstrisiyle yeni bir sorun yaşanırsa ne olacak? Sorunun cevabı çok basit ve bir yıl önce Mart ayında verilen cevabın aynısı: ‘Karantina!’ 2021’de virüsle mücadele kararını verenler neoliberal hükümetler. Önlemler alınmalı; ama bunlar, ‘görünmeyen, bilinmeyen’ bir virüsten bahsettiğimiz geçen yılki önlemlerin aynısı olmamalı.”

Sadece Yakınmak Kolay Elbette

Danimarka’da düşen vaka sayıları gevşeme yönünde talepleri de artırdı. Nordschleswiger, Başbakan Mette Frederiksen’in zor kararların arifesinde olduğunu düşünüyor:

“Toplumun normal hayata geçmesini olumlayan binlerce sebep var. Geçmemesi içinse tek bir sebep. Bu sebep, yani korona virüs, başbakanın vereceği kararı ip cambazlığına çeviriyor. (…) En önemli ilkesi tedbir olan hükümet, bunu bulaş katsayısının düşmesi umudu ve aşılananların sayısının artmasıyla birleştiriyor. O zamana kadar sabretmek zorundayız. Bu arada, sadece düşünce özgürlüğümüz değil de karar verme sorumluluğu da bizde olsaydı ne yapacağımızı sorabiliriz kendimize.”

Uzmanlar Sözünü Daha İyi Geçirebilmeli

Eski Avrupa parlamenteri Miha Brejc, Slovenya’dan Portal Plus‘taki köşesinde, siyasetle bilim dünyası arasında daha ahenkli bir ekip çalışması olmalı, diyor:

“Siyasetçiler, hoşlarına gitmese de uzmanların önerilerini ciddiye almalı. Alınan siyasi kararlar mantıksız, hatta bazen saçmaysa, uzmanlar kararlı bir şekilde düşüncelerini söylemeli. Sessiz kaldıkları takdirde, siyasi önlemlerin işe yaramadığına şaşırmamalıyız. İnsanlar siyasetçilerin ve uzmanların şimdi olduğu gibi bir tutum sergilediklerine şahit olunca, hükümete olan güvenlerini kaybediyor ve önlemler de umulan etkiyi yaratmıyor.”

Yeni Alarm Seviyesi: Kış Tatili

İsveç’te birçok kayakçı gelecek hafta başlayacak kış tatilini dört gözle bekliyor. Aftonbladet insanların seyahat arzusunu endişeyle izliyor:

“Avrupa’da virüsün yayılmasında kayak turizminin belirleyici bir etkisi oldu. (…) Bu yılki kış tatili üçüncü dalganın başlamasına neden olabilir. Bir yıldır kısıtlamalar altında yaşayan insanların tatile, turizmin sektörünün de tatilcilere ihtiyacı var; ama bu, virüsün kontrolsüzce yayılması anlamına gelecekse, bunun bedeli çok ağır olur. (…) Hükümet, Salı günü otobüslerin ve trenlerin hafta sonundan itibaren yarı kapasiteyle çalışacağını açıkladı. Şimdi soru, bu önlemin süper bulaşları engelleyip engellemeyeceği.”


Derleme: Tanju Aşanel Düzeltme: Deniz Vural


Bir Yorum Yazın