NEDEN OKUNMALI? Karşılıklı yaptırımlar ve ihracat yasakları, Rusya’yı dünya pazarından giderek daha fazla koparıyor. IMF’nin 17 Mart tarihli açıklamasında, tüm küresel ekonominin krizin etkilerini, büyümenin yavaşlaması, ticaret kesintileri yaşanması ve enflasyonun yükselmesi şeklinde hissedeceği belirtildi. Avrupa basını, çözüme yönelik farklı yaklaşımları tartışıyor.

Okuma süresi: 5 dakika

Rusyasız da Olur

Litvanya, Estonya, Almanya, Polonya ve Büyük Britanya ile birlikte Rusya da Letonya için hep önemli bir ticaret ortağı olmuştur. Letonya’dan Diena, doğudaki komşunun rolünü pek de abartmamak gerektiği kanısında: “Ortalama tüketiciler, Rus ürünlerinin ortadan kalktığını fark etmeyecek bile. Bu ürünlerin her alanda alternatifleri var. Letonya’da turizm sektörü, Kovid-19 küresel salgınıyla geçen iki yıl boyunca Rus turistler olmadan da yaşamayı öğrendi. Pek çok şirket, Kırım’ın işgal edildiği ve bunun neticesinde Rusya’yla Batı arasında yaptırımların uygulanmaya başlandığı 2014 yılından bu yana, ülkeyi riskli bir ortak olarak görüyor. (…) Bizim ülkemizse, daha 1990’lı yıllarda ekonominin yönünü Batı’ya çevirme konusunda değerli deneyimler edinmişti.”

Özsavunma Olarak Etik

Ekonomist Étienne de Callataÿ, La Libre Belgique’de küreselleşmeyi daha ahlaki bir bakış açısıyla şekillendirmemiz gerektiğini söylüyor: “Özel şirketleri kendi haline bırakırsanız, satın alma maliyetlerini en aza indirmeye çalışırlar ve otokratik ya da istikrarsız bir rejime sahip bir ülkeye bağımlı hale geleceklerini bilseler bile, buna yoğunlaşmaya razı olurlar. Küresel salgın, piyasa ekonomisinin değer zincirinde esnekliğin eksik olduğunu ortaya çıkardı. Rus işgalinin yarattığı etki, ekonomilerimizin saldırganın elinde tutsak olmasıyla ve bu yüzden yanıt verme kapasitemizin zayıflamasıyla iyice açığa çıkıyor. Uluslararası ticarete etik kurallar getirilmesi yalnızca ilkesel bir talep değil, aynı zamanda siyasal bir gerekliliktir.”

Ekmek Fiyatları İsyan Ettirecek

Polonya’dan Polityka, artan buğday fiyatlarından endişeli: “Sıklıkla ‘Avrupa’nın tahıl ambarı’ olarak tanımlanan Ukrayna, en azından şimdilik dünya gıda pazarındaki durumun iyileşmesine pek bir katkıda bulunamaz. Ukrayna, geçtiğimiz yıl buğday ihracatında ABD’yi geride bırakarak, Rusya ve Avustralya’nın ardından üçüncü büyük tedarikçi olmuştu. (…) Ekmek fiyatlarındaki yükselişin diğer ülkelerde de şiddetli halk protestolarını tetiklemesi hayli mümkün. (…) Böyle bir toplumsal hoşnutsuzluk, son günlerde Fas’ta hissedilir olmaya başladı. Rusya’nın işgalinden önce bile ithal buğday için ödeme yapmakta epey güçlük çeken Tunus’ta durum, her geçen gün daha da kötüye gidiyor.”

Avrupa Merkez Bankası’nın Büyüsü Bozuldu

Savaşın beklenen neticeleri dolayısıyla Avrupa Merkez Bankası faiz artırımı seçeneğini ihtimal dahiline almaya başladı. Alman Frankfurter Rundschau, hareket alanının pek de geniş olmadığı kanısında: “Yüksek enflasyon, ECB’yi (Avrupa Merkez Bankası) para politikasını son derece dikkatli bir şekilde sıkılaştırmaya zorluyor; zira, daha sert tedbirler savaş tehdidi altındaki ekonomiyi boğulma noktasına getirebilir. Para politikası bakımından, enflasyonun ana itici gücü olan artan enerji fiyatlarına karşı yapılabilecek fazla bir şey yok. ECB bir kez daha fırsat penceresini kaçırdı ve enflasyonla mücadelede çok geç kaldı. Şu sıralar bir kriz yöneticisi olarak pek talep gördüğü de yok. Bugün yaşananlarla birlikte, Merkez Bankası’nın büyüsünün bozulduğu da anlaşılıyor.”

Büyük Bir Vergi Tartışması Başlatmanın Zamanı Geldi

Estonya’nın artık istikrarlı ve uzun vadeli bir bütçe planlamasına ihtiyacı olduğu konusunda uyarıda bulunuyor Õhtuleht: “Ukrayna’daki savaş koşulları altında daha fazla fiyat şokunun yaşanabileceği ortada. Devlet her fiyat fırlamasına, benzindeki vergiyi ya da katma değer vergisini düşürerek yanıt verirse, savaş ve yaptırımlar nedeniyle büyük ölçüde artması beklenen giderler nasıl finanse edilecek? Savunma bütçesini artırmak için de para gerekecek. Dolayısıyla tekil vergi ayarlamaları uzun vadede fayda sağlamayacak. Bunun yerine, seçimlere bir yıl kalmışken, Estonya’da köklü bir vergi reformu tartışmasını başlatmak için en doğru zaman olacak.”

SSCB Günlerine Dönüş

Rusya’dan The Insider, Rusya’nın planlı ekonomiye döndüğü görüşünde: “Kendimizi yalnızca sert bir ekonomik krizin içine sokmadık, tüm ekonomi modelini de çökertmiş olduk. Zamanda 30 yıl geriye gittik ve tersinden yine 1991’deki dönüm noktasına vardık. 1984 de çok uzak görünmüyor. (…) Rus şirketlerinin hisseleri dünyadaki hiçbir parayla satılacak durumda değil. 27 Şubat’tan beri Merkez Bankası her gün borsa işlemlerinin ertesi gün kapalı kalmaya devam edeceğini duyuruyor. Bu fiilen bütün büyük özel sermayelerin sıfırlandığı anlamına geliyor. Bu sermaye sahiplerine ne olacak peki şimdi? Bunlar şirketlerinin sıradan baş idarecileri oldular. Üstlenecekleri rol, geç Sovyet dönemi yöneticilerinden farklı olmayacak.”


Derleme: Tanju Aşanel Düzeltme: Deniz Vural


Bir Yorum Yazın