NEDEN OKUNMALI? Korona virüs süreci devam ederken, okulların açılıp açılmayacağı merak ediliyor. 2020 eğitim ve öğretim yılı takviminin ne olacağı gün geçtikçe en çok araştırılan konulardan biri haline geldi. Yalnızca Türkiye’de değil, bütün dünyada öğrenciler, veliler ve okul çalışanları endişeyle bekliyor.

Okuma süresi: 4 dakika

Korona virüs süreci devam ederken, okulların açılıp açılmayacağı merak ediliyor. 2020 eğitim ve öğretim yılı takviminin ne olacağı gün geçtikçe en çok araştırılan konulardan biri haline geldi. Öğrenciler ve veliler 2020 yılında okulların ne zaman açılacağını merak ederken, Milli Eğitim Bakanlığı 2020-2021 eğitim öğretim takviminin 31 Ağustos’ta başlayacağını duyurmuştu. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise yaptığı açıklamalarda, okullarının durumunun salgının seyrine göre değişeceğini belirtmişti. Cumhurbaşkanlığı kabine toplantısında Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tavsiyelerine göre
okulların durumu da netleşecek.

Türk halkı: Okullar Açılmasın
MetroPOLL Araştırma’nın kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Özer Sencar, korona virüs salgınına rağmen okulların açılmasına ilişkin son araştırmayı, sosyal medya hesabından paylaştı. Araştırmaya göre halkın %64’ü salgın nedeniyle okulların açılmasına sıcak bakmıyor.

Öğretmenler: Okullar Açılmasın
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Türkiye genelinde 2 bin 239 öğretmenle yaptığı “Pandemi Koşullarında Eğitim” başlıklı araştırmanın sonucunu kamuoyuyla paylaştı.
Anketin sonucuna göre; katılımcıların çok büyük bir bölümü (%96,4), kovid-19 salgını sürerken eğitim öğretimin başlatılması halinde, kendi sağlığının ve ailesinin sağlığının tehdit altında olacağını düşünüyor.

Eğitimciler, kalabalık sınıf sorunu, okullardaki fiziki altyapı ve donanım eksiklikleri sürerken, fiziki mesafe ve diğer tedbirlerin hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını belirtti.
Ankete katılan eğitimcilerin tamamına yakını, pandemi döneminde eğitime ayrılan bütçenin ve okulların ihtiyacı olan ödeneklerin artırılması gerektiğini ifade etti. Eğitimde yaşanan öğretmen ve yardımcı hizmetli gibi çalışanların sayısının yetersizliklerine vurgu yaptı.

Öğretmenler, pandeminin devam ettiği koşullarda eğitim öğretime başlamanın, 18 milyon öğrenci ve bir milyonu aşkın eğitimciyi, salgının potansiyel hedefi haline getireceğini belirtti.

ABD ve İngiltere hükümetleri: Okullar Mutlaka Açılsın
ABD Başkanı Trump, 8 Eylül’de okulları açmayan eyaletleri, federal bütçe fonlarını kesmekle tehdit ediyor. Günlük vaka sayısının on bini aştığı California’da bile okulların açılmasını istiyor. New York Valisi de okulların zamanında açılması konusunda Trump kadar ısrarlı.

İngiltere, sinema ve tiyatroları bu hafta açmayı düşünürken, vaka sayısındaki artış nedeniyle bu karardan vazgeçti. Ne var ki İngiltere her konuda olduğu gibi okulların açılması konusunda da ABD’nin izini takip ediyor. İkinci dalga korkusu yaşayan yerel yöneticilerin, okulların eylülde açılıp açılmayacağını sordukları eğitim bakanından aldıkları yanıt, “Okulların eylülde açılması tartışma konusu bile olamaz,” şeklinde oldu.

Avrupa: Duruma Bir Bakalım
Almanya’da okullar sadece bir eyalette açıldı. Diğer eyaletler, salgından en az etkilenen Mecklenburg-Vorpommern eyaletinde alınan önlemlerin (öğretmenlere ücretsiz test yapılması, derslerin gruplar halinde işlenmesi, grup teneffüslerinin çakışmaması gibi) sonucuna bakıp karar verecek. Avrupa’da genel eğilim, test sayısını artırmak ve kovid-19 pozitif oranının %1’i aşması halinde okulları yeniden kapatmak yönünde.

Birçok Avrupa ülkesinde yaz tatili eylülde sona eriyor. Ancak bazı Avrupa ülkelerinde yeni eğitim-öğretim yılı şimdi başladı. Eğitim hayatının mümkün olduğunca normal akışına girmesi ve enfeksiyon riskinin maske, kapsamlı havalandırma önlemleriyle ve sosyal mesafeyle asgariye düşürülmesi planlanıyor. Yorumcuların çoğu kararlara olumlu bakarken, kuşku duyanlar da var.

Normale dönüş sorumsuzluktur
Alman radyo kanalı Deutschlandfunk, kimi siyasetçilerin Almanya’da okul eğitiminin korona öncesi olduğu gibi devam etmesini düşünmesi karşısında dehşete düşmüş:

“Korona salgınında bugüne değin yürütülen örnek kriz yönetimi, birkaç hafta içinde riske atılmış olabilir. (…) Birçok veli ve öğretmen haklı olarak öfkeli ve ne yapacaklarını bilemez halde. Okulların açıldığı şu günlerde üstlendiğimiz riski hesaplamak mümkün değil. (…) Tatil öncesi dönemin kurallarına uymak ivedilikle tavsiye edilir: Sınıfların yarısının yüz yüze, diğer yarısının çevrimiçi ders yapacak şekilde bölünmesi. Bulaşma riski çok nadir dile getirilen öğretmenler açısından da tehlikeyi azaltacak bir çözüm bu.”

Uzaktan eğitim okulun yerini tutamaz
Bütün risk ve sorunlara rağmen sonbaharda okulların tamamen açılması birçok kötü alternatif arasında en iyisi, diyor The Irish Times:

“Birçok öğretmen ve az sayıda öğrencinin sağlık sorunları var. Bunlardan sadece önemli ölçüde tehlikede olanlar evden çalışabilecek. Öte yandan okulları açmamak da büyük bir risk barındırıyor. Bütün o cansiperane çabalara rağmen, uzaktan eğitim okulun yerini asla tutamaz. Okullar kapalı kalırsa gençlerin psikolojisi bozulacak, eğitimlerinin göreceği zararı söylemeye bile gerek yok. Ekonominin çökmesi, en yoksulların daha da dezavantajlı duruma düşmesine neden olacak. Bu yüzden, okulların yeniden açılması kötülerin içindeki en iyi alternatiftir.”

Çocuklarımız “karantina nesli’ olmasın
DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge, Belçika’nın ekonomi gazetesi L’Echo‘nun kendisiyle yaptığı bir söyleşide, “Korona gençliği” için endişelerini dile getirdi. Gazete bu çocukları kurtarma çağrısı yapıyor:

“Bu süreci uzun süreli işsizlikle karşılaştırabiliriz: İki yıl işsiz kalınca istihdama yeniden katılmak çok zor telakki ediliyor. Yeni öğrenim yılına da bu alarm veren çerçeveden bakmak lazım. Derslerin optimal bir şekilde planlanması, öğrencilere verilecek rehberlik hizmeti (öncelikle çevrimiçi eğitime yönelik olarak), müfredatın geliştirilmesi, iş hayatına hazırlık. Zor durumda olan bu gençlere yeni bir güç aşılamak gerek. (…) Bu, sağlığı tehdit eden tehlikeye yarattığı bıkkınlığı aşmak ve gençliğimizin bir ‘karantina nesline’ indirgenmesini önlemek için bir öncelik olmalıdır.”


Derleme: Tanju Aşanel Düzeltme: Deniz Vural


Bir Yorum Yazın