NEDEN OKUNMALI? Çin ve Rusya 26. Dünya İklim Konferansına katılmadı. Hindistan ancak 2070 yılında iklim nötr bir ülke olabileceğini açıkladı. Geçmişe bakıldığında, iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler, çoğunlukla karbon salımından daha az sorumlu olanlar. Avrupa basını, sanayi ülkeleri, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler arasındaki gergin ilişkileri mercek altına alıyor.
Okuma süresi: 4 dakika
Birçok İnsan Günü Kurtarmaya Bakıyor
Gazeteci Costi Rogozanu, Libertatea’daki yazısında, yoksul ülkeleri çevrenin korunması için çok az şey yapmakla suçlayanların, çözüm bulunmasını engellediğini öne sürüyor: “O çok liberal olan tarafta ekolojik ahlak yavaş yavaş, dizel araç kullanıp odunla ısınarak çevreyi mahveden yoksullara yönelik, yeni bir tür aşağılamaya dönüşüyor. (…) Aklına sadece savurgan yoksulları cezalandırmak geliyorsa, gezegeni kurtarmayı da unut. Böyle yaparak halkları kendine karşı kışkırtırsın ve onlar da sana derki: Bugün ben açlıktan öleceğime, yarın dünya yanıp kül olsun. (…) Ekoloji toplumsal bir nitelik kazanmazsa ve sen siyaseti aşağıdan yukarıya doğru şekillendirmezsen, Glasgow’da uyuyan Biden gibi her şey uykuya dalar.”
Güney’in Direnme Lüksü Yok
Deutschlandfunk’a göre, iklim değişikliğinden en çok etkilenen yoksul ülkeler isyan etmeyecek gibi görünüyor: “Zira yoksul ülkeler, en dezavantajlı durumda olduklarını çok iyi biliyorlar. Konferansın sonunda taviz vermedikleri takdirde hiçbir şey değişmeyecek. Birçok devletin böyle bir lüksü yok. Finans krizi ve küresel salgın, istenirse çok kısa sürede büyük miktarlarda paranın devreye sokulabileceğini gösterdi. İklim söz konusu olduğundaysa, zengin ülkeler hala köstek oluyor. Güney yarımküredeki yoksul ülkelerse, haklı olarak köşeye itildiklerini düşünüyorlar.”
Çin ve Rusya’nın Katılmaması Moralleri Bozdu
Lidové Noviny’e göre, birbirine zıt öncelikler ve karşılıklı suçlamalar, gelişmekte olan ülkelere iklim için daha fazla mali kaynak ayrılmasını engelleyecek gibi görünüyor: “Zengin ülkeler 2009’da yoksul ülkelere, 100 milyar dolarlık iklim sübvansiyonu sözü vermişti. Ama sözlerini tutmadılar. Zengin ülkelerin vergi mükellefleri, Çin ve Rusya liderlerinin Glasgow’a katılmadığını görünce, bu türden vaatleri geri çevirecekler. Çin açısından ekonomik canlanma, iklim değişikliğiyle mücadeleden daha önemli. Putin’se, doğalgazına olan talebin ve buna paralel olarak jeopolitik nüfuzunun artmaya devam edeceğini biliyor.”
Yoksul Ülkelerin Daha Fazla Zamana İhtiyacı Var
Financial Times, Hindistan’ın ancak 2070’te iklim nötr olabileceğini söylerken, haklı olduğunu ifade ediyor: “Birçok Batılı ülke 2050 yılını son tarih olarak belirledi. Ama Hindistan hükümeti haklı olarak Batı’nın yaşam standardını yükseltmek için onlarca yıldır, hatta yüzyıllardır fosil yakıt kullandığını söylüyor. Hindistan’da genellikle dizel jeneratörlere bağımlı milyonlarca taşralı yoksulun ancak şimdi yavaş yavaş kâr etmeye başladığı bir yakıt bu. Hindistan, tarihte küresel zararlı madde salımına, diğer ülkelere oranla çok daha az sebep oldu. Şu anda devletler listesinde nispeten yukarda olmasının nedeni, nüfusunun fazla olması. Kişi başına bakıldığında Hindistan’ın salım hacmi görece yoksul olduğu için listenin en altında.”
Tam da Her Şeyin Başladığı Yerde
Tportal, uluslararası devletler topluluğunun Glasgow’da buluşması tarihin bir cilvesi, diyor: “Britanya hükümeti, Brexit karmaşasının ardından ülkesinin dünyada yeni bir rol üstlenmesi arayışında olduğu için bu konferansa büyük umutlar bağladı. Konferansın, James Watt’ın (kömürle çalışan) buharlı makineyi icat ettiği ve sanayi devriminin 250 yıl önce başladığı Glasgow’da yapılmasının sembolik bir anlamı var. (…) Öte yandan hafta sonu G20 Zirvesi’nden çok önemli kararlar çıkmadığına göre, COP26 zirvesinden hangi olağanüstü kararların çıkabileceği de sorgulanıyor.”