NEDEN OKUNMALI? Pandeminin ekonomik sonuçları giderek ağırlaşıyor: Hindistan’da ve Venezuela’da yoksulluk yayılıyor. Sokağa çıkma yasakları, mal ve hizmetlere talebin azalması sonucu, bütün dünyada insanlar gelirlerini kaybetti. Dünya Bankası’nın öngörüleri de aynı şekilde karamsar. Avrupa basını sorunları dile getiriyor ve çözümleri tartışıyor.

Okuma süresi: 3 dakika

150 milyon insan aşırı yoksulluğa düşecek

Romanya’dan Jurnalul National, belli başlı öngörüleri aktarıyor: “20 yılı aşkın bir süredir ilk kez, dünyadaki aşırı yoksulluk artacak. Korona virüsün sosyal ve ekonomik yaşamda yarattığı tahribat, küresel sorunların ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini pekiştirirken, bir taraftan da yoksullukla mücadele sürecini yavaşlattı. Dünya Bankası, sadece bu yıl 88 ila 115 milyon insanın aşırı yoksulluktan etkileneceğini tahmin ediyor. Bu sayı 2021’e kadar ekonomik durgunluğun boyutuna bağlı olarak 150 milyonu bulacak. (…) Kalkınma garanti değil ama hastalık küresel ve sadece insanları değil, şirketleri, işletmeleri ve ulusların refahını da öldürüyor.”

İşgücü piyasasındaki eşitsizlik daha da artıyor

Çalışan kesimin bir bölümü Korona krizinden hiç etkilenmez, hatta bundan dolayı kendilerine avantaj bile sağlarken, diğer bölümü yiyecek ekmek bulamıyor, diyor Irish Times: “Pandemi, toplum içindeki uçurumun ne kadar derin olduğunu gözler önünde serdi. İnsanların çevrimiçi ve nispeten güvenli olarak çalışabildiği bir ekonomi mevcut. (…) Ancak aynı zamanda insanların toplu taşıma kullandığı ve risk almalarına sebep olan beden işçiliği yaptığı bir başka ekonomi de var. İkinci olarak, tarif ettiğimiz bu ekonomide birçok kişi işini kaybetti. İrlanda’da sayı 300 bin. Virüs daha fazla eşitsizlik yaratıyor ve bunun sonucunda pandemiden önce de devletimizin varlığını sürdürmesine yönelik gizli bir tehdit olan ayrışmayı daha da artırıyor.”

Savaş sonrasının denenmiş yolundan gidelim

İktisatçı Thomas Piketty, Le Monde‘daki yazısında, zenginlere özel vergiler konmasını öneriyor: “Kovid- 19’un neden olduğu borç batağıyla nasıl baş edecek devletler? Çoğu devlet için bu sorunun yanıtı çok açık: Borçları kapatmak için merkez bankalarının bilançolarındaki borç hanesi daha da kabaracak. (…) Bu fatura, er ya da geç zenginlerin önüne konmak zorunda. (…) Devlet borçlanmasının gösterdiği şey şu: Bu boyutta bir sorunu sadece parayla çözmek imkansız çünkü paranın paylaşımı giderek kontrolden çıkıyor. Savaş sonrasında durumu daha iyi olanlara getirilen özel vergilerle devletin büyük borçları kapatılmış ve sonraki yıllar için yapıcı bir toplumsal uzlaşı inşa edilmişti. Bunun gelecekte de böyle olacağını söyleyebiliriz.”

Piketty o korkunç sosyalizme geri dönmek istiyor

Blog yazarı Nathalie MP, Contrepoints‘daki yazısında Piketty’nin önerisini, zenginlere böyle vergiler koymanın felaketle sonuçlanacağı gerekçesiyle eleştiriyor: “Piketty, kovid-19’un yarattığı borçları salt dünyadaki eşitsizliklerle mücadele tezini pekiştirmek için kullanıyor. Öncelikle Fransız düşünce sistemiyle örtüşen, ‘çok toplumsal, çok dayanışmacı’ bir endişe bu. Bu düşünce tarzı, gerçek bir eşitlik tutkusunu; ama bir taraftan da sahte ve kötü bir eşitlik pahasına da olsa bir indirgemeyi besliyor. (…) Piketty’ye göre, kapitalizmi bertaraf edip o eski güzel sosyalizme geri dönmeliyiz; pembe bir gelecek vaadinin, uygulandığı her yerde ekonomik bir felakete ve siyasi baskılara döndüğü o sosyalizme.”

Zenginler Kovid’i daha kolay atlatıyor

Korona krizi birçok ülkede sağlık hizmetlerine erişimin ne kadar eşitsiz olduğunu gözler önüne serdi, diyor Polonya’dan Rzeczpospolita’nın editörü Zuzanna Dąbrowska: “İktidara ve baş döndürücü bir zenginliğe sahip Trump’la, karavanlarda, sağlık güvencesi olmadan yaşayanlar arasındaki uçurum son derece çarpıcı. Polonya’da kovid-19’a bağlı ölüm vakalarının artması ve solunum cihazlarının yanı sıra, Remdesivir açığı olması, ilaca ve hayat kurtaran cihazlara eşit erişim hakkı konusunda soru işaretleri oluşmasına yol açabilir. Sağcı Konfederacja Partisi’ndekiler dahil milletvekillerinin de bunlara erişmek konusunda bir sıkıntı çekeceklerini sanmıyorum.”

Bu ekonomik daralma kadınları daha çok vuruyor

Koronaya bağlı ekonomik daralma erkeklerden çok kadınları etkiliyor, diyor The Irish Times: “Ekonomik daralmalar eskiden erkekleri daha çok etkilerdi, zira inşaat ve imalat sektörleri, genelde daralmanın ilk kurbanları olur. Ancak mevcut ekonomik çöküntü, bilhassa kadınların çoğunlukta olduğu perakendecilik ve gastronomi gibi sektörleri vurdu. Ekonomik daralmanın cinsiyete özgün bu tarafı, kreş ve okulların kapatılmasıyla daha da keskinleşmiş oldu.”

Refah sadece parayla ölçülmez

Krizle mücadele sırasında, bir kez daha sadece gayrisafi yurtiçi hasılaya bakılması, eldiario.es’ten Marco Schwartz’ı kızdırmış: “2008 yılındaki mali kriz nedeniyle Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Nobel Ödülü sahibi Joseph Stiglitz ve Amartya Sen liderliğindeki bir uzmanlar komisyonuna, ‘Kapitalizmin yeniden kurulması’ gibi ulu bir görev vermişti. İki ekonomiste, siyasetin başarısını ölçümlemek için GSYİH dışında bir enstrüman üretmeleri görevini vermişti, zira eski kriter olan GSYİH’nin yurttaşların gereksinimini uygun bir şekilde yansıtmadığı düşünülüyordu. (…) Fransa devletinin bu iş için ne kadar para harcadığını bilemiyorum ama göklere çıkarılan bu raporun derin bir uykuda olduğundan eminim.”


Derleme: Tanju Aşanel Düzeltme: Deniz Vural


Bir Yorum Yazın